16 Aralık 2016 Cuma

Sağlıklı Beslenme Takıntınız Olmasın

Size bu yazımda artık literatüre eklenen yeni bir hastalık türü olan "Ortoreksiya" dan bahsedeceğim.

Kısaca sağlıklı yeme takıntısı diyebiliriz.
Nasıl ki Bulimiya ve Anoreksiya gibi yeme bozukluklarından kaynaklı hastalıklar varsa ortoreksiya da bu tür bir yeme bozukluğudur.

Günümüzde artık güzellik denilince akla zayıf ve fit bir kadın geliyor.
Bu yüzden de sosyal medya hesaplarında, tv programlarında oldukça dikkat çeken başlıklarda her gün yeni beslenme önerilerini görmek mümkün.
Fakat bu bilgilerin kaynağı ne ? Hangi bilimsel çalışma verilerine dayanılarak kanıtlanmış ?
Bu bilgileri veren kişilerin beslenme konusunda ki eğitimi ne? ve ne derecede ?
Gerçek bir diyetisyen mi yoksa popüler olma çabası içerisinde diyetisyencilik mi oynuyor ?

İşte sizinde bu soruların cevaplarını önemsemeksizin tüm bilgileri uygulamanız, vücudunuzu deneme tahtası olarak kullanmanız sonucu da bu hastalıklara yakalanmanız söz konusu olabilir.

Artık neredeyse sadece iki tip beslenme türü var diyebiliriz. Birincisi düşük vitamin-mineral, yüksek yağlı ve karbonhidratlı 'fast-food' türü. İkincisi ise zayıflamak ve zayıf kalmak için unsuz,şekersiz,tuzsuz ve yağsız bir beslenme türü.
2. tür size de sanki daha sağlıklı gibi geliyor değil mi ? Ama cevabınız hayır olmalı. Çünkü aslına bakarsanız 2 türde oldukça sağlıksız.

Çünkü her besinin aşırı sağlıklı olması kişiyi tek tip beslenmeye yönlendiriyor. Ve en kötüsü ise anoreksiyaya kadar bile götürebiliyor. Doğru beslenme takıntıya dönüşürse kişilerde farklı psikolojik sorunları da ortaya çıkabiliyor.

Genelde bu kişiler  her yediğinin sağlıklı olup olmadığı, katkı maddesi içerip içermediği gibi konularda endişeye kapılıp bir çok besini çiğ tüketmeye başlıyorlar.

Ve birçoğu vejeteryan beslenmeye başlıyor bu da beraberinde daha farklı hastalıkları getirebiliyor.

Örneğin sizde 'sebzeleri pişirmeden yemek çok sağlıklı' sözünün üzerine artık tüm sebzeleri çiğ tüketmeye başladıysanız domatesin içerisindeki likopeni (kansere karşı koruyucu bir madde) vücudunuza doğru bir şekilde alamıyorsunuz demektir. Çünkü likopen ısı ile etkileşime girince vücut için daha yararlı hale geliyor.

Sağlıklı beslenmek demek vücudunuz için gerekli olan besinleri yeterli miktarda tüketmeniz demek.
Bunun içinde beslenme eğitimi özellikle günümüzde çok daha büyük bir anlam taşıyor.

Lütfen kimsenin sizin sağlığınızla oynamasına izin vermeyin ve bedeninizi deneme tahtası olarak kullanmayın. Beslenme konusunda güveneceğiniz kişiler olan sadece 'Gerçek Diyetisyenler' den yardım alın. Size yardımcı olacak uzmanlar biziz :)

13 Aralık 2016 Salı

SAĞLIKLI BESLENMEK İÇİN PÜF NOKTALAR

Hayatınızda ve beslenmenizde yapacağınız ufak ama önemli değişiklikler emin olun zayıflamanıza yardımcı olacak ve en önemlisi sağlığınızı olumlu yönde etkileyecek. 

Peki nedir yapmamız gereken değişiklikler ;

1. Beslenmenizdeki her türlü yağ miktarını azaltın.

Gün içerisinde aldığımız kalorinin ortalama olarak %40 ı yağlardan sağlanıyor. Bizim bu oranı %30 a indirmemiz gerekiyor ki hem sağlığımızı koruyalım hemde zayıflamaya başlayalım. Çünkü gereğinden fazla yağlı beslenmenin sağlığa etkileri malesef ki kötü oluyor.
Kalp damar hastalıkları, yüksek tansiyon, obezite gibi bir çok hastalığa karşı risk oluşturuyor. Bu sebeple ilk hedefimiz fazla yağlı beslenmeyi bırakmak olmalı.

2. İhtiyacınızdan fazla protein tüketmeyin.

Tabi ki et tüketmeyin demiyorum sadece aşırıya kaçmayın yeter :)

Eğer kolesterol probleminiz yoksa her gün kahvaltıda en kaliteli protein olan yumurtayı tüketmelisiniz. (Yüksek kolesterol seviyesine sahipseniz gün aşırı yada haftada 1-2 kez tüketebilirsiniz.) Özellikle 1 adet haşlanmış yumurta sizi gün içerisinde daha uzun süre tok tutacaktır :)
Diyetiniz de çeşitlilikte sağlamaya dikkat edin yani, diyettesiniz diye hep haşlanmış tavuk ya da yağsız kıymadan yapılmış köfte yemek zorunda değilsiniz tüm hayvansal kaynaklı besinleri ve balığı da mümkün olduğunca tüketin.

(Ayrıca gün içerisinde tüketilen protein miktarı düşünce aynı oranda tüketilen yağ miktarı da azalacaktır.)


3. Beslenmenizde lif oranı yüksek besinlere daha fazla yer verin.



Günde 4-5 porsiyon meyve ve sebze mutlaka tüketin. Çeşitlilik sağlamaya da özen gösterin. 

Mevsimine uygun sebze ve meyveleri tercih etmenizde fayda var. 
Kendinize ara öğünleriniz için taze meyvelerden yapılmış bir salata ya da yoğurdun üzerine dilimleyeceğiniz meyvelerden oluşan lezzetli ara öğünler hazırlayabilirsiniz. Üzerine yulaf, chia tohumu gibi yüksek oranda lif içeren besinlerde ekleyebilirsiniz bu sayede daha uzun süre tokluk sağlamış olursunuz :)

4. Kalsiyumdan zengin beslenin.

Her gün mutlaka 2-3 porsiyon az yağlı süt ve süt ürünü tüketin. Bu sayede kalsiyumdan zengin beslenmiş olursunuz.
Örneğin sabah kahvaltısında 1 porsiyon peynir, öğle ve akşam yemeklerinde 3'er yemek kaşığı yoğurt ve ara öğünlerden birinde 1 çay bardağı süt tüketebilirsiniz :) 

5. Ne yediğinize önem verin.

Vücudunuzda aldığınız her fazla besinin yağ olarak depolandığını unutmayın.Yediğiniz tüm paketli ürünlerin içeriğine, kalorisine, hangi besin ögesinden daha çok bulunduğuna dikkat edin. Üzerinde 'light' 'diyet' 'düşük kalorili' vb. yazan ürünleri de sınırlı olarak tüketin. Unutmayın ki onlarda kalori içeriyor.



6. Ne kadar fazla o kadar iyi diye düşünerek fazladan ek vitamin mineral takviyesi almayın.

Önceliğiniz beslenme olsun fakat eğer vücudunuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri eğer beslenme ile yeterli miktarda sağlayamıyorsanız o zaman bir doktora başvurun ve sizin için en doğru miktarda olan takviyeyi kullanın.

Bir sonra ki yazı da görüşmek üzere :)

12 Aralık 2016 Pazartesi

Metabolizma Nedir ?

“ Ben aslında çok yiyorum ama kilo almıyorum metabolizmam hızlı çalışıyor “ ya da “Ne yesem yarıyor hatta su içsem bile! Metabolizmam çok yavaş o yüzden kilo alıyorum “ gibi cümleleri çevremizden çok sık duyarız. Hatta birinci cümleyi kuranlara özeniriz ‘keşke bende yiyip yiyip kilo almasam ‘ diye. 

Peki o zaman gelin bir açıklık getireyim size nedir bu metabolizma denen şey;

Metabolizma, vücudun temel fonksiyonlarını devam ettirebilmek için bir günde ihtiyacı olan minimum enerji miktarıdır.

Nasıl ölçülür derseniz, dinlenme anında vücudun kalori harcama hızına bakılarak ölçülür.

Bizim için önemli olan kısma gelecek olursak metabolizma vücut bileşimlerinden etkilenir. Yani bu bileşimler vücutta ki yağ ve kas oranıdır. Bu sebeple metabolizma hızının kilo alıp vermede de önemli etkisi vardır. 

Kaslar vücutta yağlardan daha çok enerji harcarlar. Bu durumda  kaslı bir vücuda sahip kişilerin metabolizma hızları daha yüksektir.

Bazal metabolizma hızınız ne kadar düşükse kilo alma ihtimaliniz de o kadar yüksektir. Tabi eğer hızlıysa çok şanslısınız bu vücudunuz enerji sağlamak için daha hızlı kalori harcıyor demektir.
Ama eğer yavaşsa, fazla kalorili beslenmemeniz gerektiği anlamına gelir çünkü ihtiyacınızdan fazlası yağ olarak depolanacaktır.

Kiloluysanız yapmanız gereken ilk şey, metabolizmanızı hızlandırmak olmalı. Yani bu da vücudunuzda ki kas dokusunu arttırmanız gerekiyor demektir.
Doğru bir egzersiz ve beslenme programıyla  metabolizmanızı hızlandırmak sizin elinizde.

Daha sonraki yazılarımda size, metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı besinlerden de bahsedeceğim J